2 Ağustos 2012 Perşembe

Merhaba tekrar

Merhabalar. Ne zamandır yazamadım bir türlü. Aklım hep buradaydı ama elim varmadı bir türlü nedense. Neyse, geç olsun da güç olmasın değil mi?
Bugün yaptıklarımı paylaşmak istiyorum sizinle. Önce peçetelerim için peçete yüzükleri yaptım. Sofraya minik bir dokunuş :)


Siz becerikliler anlamışsınızdır ama ben yine de kısaca anlatayım. Keçeyi çiçek şeklinde kestim. Ortasını peçete geçecek şekilde kestim vee güle güle kullanınız. Bilmem dikkatinizi çektimi ama çiçekler papatya şeklinde iken bir tanesi yıldız çiçeği. O yüzük oğluşum için. Kendisi sıradan şeyleri sevmez. Bir farklılık arar. Onca papatya içinde bir yıldız...
Neyse bu iş tam biterken bir başka çiçek yapmaya karar verdim. Şöyle ki:




 Yine siz becerikliler anlamışsınızdır. Fotoğraf kareleri anlatıyor zaten herşeyi. İşte bu çiçeği yaparken aklıma bir fikir geldi. Ben birşeyler üretmeye başladığımda fikirler zincirleme gelir zaten. Sonra bir bakmışım ki şunu yapıvereyim dediğim işin üstüne bambaşka ve hiç hesapta olamayan birçok başka iş yapmışım. Bugün de aynen öyle oldu. Ne zamandır sandalyelerimin ayaklarındaki plastikler çıkmıştı ve ben çözüm yolu arayışındaydım. Çünkü, siz de bilirsiniz ki, sandalyeler böyle olunca çok ses çıkarıyorlar. Yapışkanlı keçeler mi? Hiç denemeyin derim. İki gün sonra çıkıyor. Tekrar tekrar yapıştırıyorsunuz ve bir süre sonra siz sıkılana kadar böyle gidiyor :)
Ben bu işten sıkılalı çok olmuştu. Bugün aklıma esen fikirlerin birisi bununla ilgiliydi işte. Sandalyeme ayaklar yaptım. Benim sandalye minderlerim çiçekli. Ben de yaptığım bu çiçeği kullanarak hem sandalyelere değişik bir hava verebilirim hem de sorunumu çözebilirim diye düşündüm ve... İşte sonuç. Bakın bakalım olmuş mu?
Bu dairenin ortasına sandalyenin ayağı kadar bir daire daha kesip yapıştırdım içten. Daha sağlam olsun diye. Sonra dairenin kenarından ortasına kadar ara ara kestim ve sandalyenin ayağına silikon ile giydirdim.


İşte yaptığım çiçek. Nasıl?






Böyle işte. Uzuuun bir aradan sonra yazmak çok keyifliydi gerçekten. Görüşmek üzere...



23 Mayıs 2012 Çarşamba

Canım annem

İlk olarak bu magnetler var. Her çocuk için hazırlattım. Bunları hazır alıp yazdırdım. Arkalarına kırtasiyeden alınan mıknatıslardan taktım.

Sonraa canım kuzucaklarımın fotograflarının yanındaki yerini aldı.

Baktım hediye sayısı artıyor böyle bir çanta yapmak şart oldu. Bu magnetler bana yeter mi? Hayıır! Asla duramam bu tip şeylerde :) Hemen iki dakikada dalalrı çizip A3 kağıdına fotokopi yaptım. Çocuklar istedikleri renk ve şekilde çiçekler çizdiler, boyadılar. En son dokunuş: Nazar boncuklarımız:)
Benim oğluşum kırmızı laleler çizmiş görüldüğü üzere.

Eee anne deyince akla çiçek gelmez mi? Hemen işe giriştik. Krepon kağıtlarını daire şeklinde kestik ve ortasından zımbaladık. Sonra katlarını tek tek açtık. Çöp şişe geçirip yeşil kreponla çöp şişlerin üstünü sardık.

Bu zarf, mektup kağıdının şeklinin tarafımdan kesilip beyaz zarfa yapıştırılması ile oluşturuldu. Mektup da altta. Bu mektup çocuklara anneleri ile ilgili sorduğum sorular doğrultusunda, onların ağzından yazıldı. 

Annene ne yazalım dediğimde Seni seviyorum anne' den başka diyecek şey bulamayan çocuklarıma annenle en çok ne yapmaktan, nereye gitmekten hoşlanırsın? Annene en yakışan kıyafet nedir? En sevdiğin yemeği nedir? En yakışan renk nedir? gibi sorular sordum ve çocukların cevabını yazdım. Alta da anneleri ile resimlerini çizmelerini istedim.

Anne hayatımızdaki en vazgeçilmez, en değerli şeydir hiç şüphesiz. Ama çoğu zaman en farkında olunmayan, belki en alışılmış olandır. Yokluğu durumunda fark edilir ki, bu durumda birçok şey için çok geçtir. İyisi mi biz annemize onu sevdiğimizi çok geç olmadan söyleyelim dedik ve annelerimiz için hazırladığımız bir proğram sonunda onlara, hediyelerimizi verdik.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Tavşan

Merhabalar
Ne zamandır yazamadım. 23 Nisan gösteri koşturmacası, sergi hazırlığı, anneler günü hazırlığı derken... Bir de baktım ki bir arpa boyu yol gitmişim. 
Git git bitmeyen bu yolu bir yerde kesip yazmaya karar verdim ben de. 
Bu tavşancıklar, "öğretmenim haydi tavşan yapalım" diyen tavşancıklarımın isteği üzerine tarafımdan çizilip fotokopi ile çoğaltılmış ve çocuklarım tarafından kes- yapıştır yöntemi ile hazırlanmıştır. 
:)) Böyle anlatınca çok matah ve farklı bir şey gibi geliyor kulağa. Sunum ne derece önemli.
İşin özeti kestik ve yapıştırdık. Kızlara kurdele(istedikleri renk) erkeklere papyon( renk renk. Yoksa hep mavi istiyorlar:))


Biz çok keyif aldık. Umarım siz de alırsınız.
P.S. : Bu ara sergi hazırlığımız var. O sergiden fotoğraflar yayınlayacağım. Ama önce anneler günü. Annelerimize öyle hediyeler hazırladık ki...
Blog takip eden anneler olabileceğinden, süprizi bozmamak adına anneler günü ertesinde yayınlayacağım hediye fotolarımızı inşallah.


25 Nisan 2012 Çarşamba

Denizimiz

Bu sefer deniz yaptık. Deniz demek balık demek bizim için. Bu çalışmada birkaç teknik kullandık. Boyadık, kestik, artık materyal kullandık. Daha detaylı anlatıma geçiyorum, sıkı durun.:)
Önce sünger baskısı ile denizimizi maviye boyadık.
Sonra gazlı boyalarımız ile yosunlar boyadık.
Fotokopi ile çoğalttığımız balıkları boyayıp kestik.
Balığımızın birinin gövdesine cd yapıştırdık.
Kaplumbağalarımız ceviz kabuğundan. Ayakları hurma çekirdeği.
Kumumuz ise gerçek kum. Okulun merdivenleri yapılıyorken aldırdığım, lazım olur diye kenara koyduğum kumdan. Zaten bu fikrin çıkış noktası kum aslında. Bu kumla ne yapsam diye düşünürken geldi bu fikir silsilesi aklıma. Şu da olur. Bunu da ekle. Buraya da bir balık iyi olur derken, baktık ki denizimiz oluşuvermiş.
Biz çok keyifli yaptık. Umarım siz de keyif alırsınız.

Haa, kum nasıl yapışacak diyenler, beyaz tutkalla yapıştırdık biz. Kesinlikle işe yarıyor. :))

16 Nisan 2012 Pazartesi

Kadınlar çiçektir


Kadın olmak... Zor bir iş. İş diyorum çünkü kadın olmak mesaisi olmayan bir işler yığını demektir. Annesinizdir, eşsinizdir, temizlikçisinizdir, palyaçosunuzdur, psikologsunuzdur, arabulucu ve avukatsınızdır.... Bir reklem vardı hani, ben,m annem ayakkası bağlayıcısı diye :)) Aynen öyle işte. Biz her şeyiz bayanlar. Onun için de özeliz, güzeliz. 
Biz de Kadınlar Gününde, özellikle erkek çocuklarımın alışması ve farketmesi için çiçekler yaptık. Özellikle erkek çocuklarım dedim, çünkü kızlar zaten işin içinde. Ayrıca kadınların hayatını zorlaştıranların genelde erkekler olduğunu düşünürsek, bu farkındalığı sağlamanın önemi daha da iyi ortaya çıkar diye düşünüyorum.


İşte bu çiçeklerden yaptık. Fon kartonunu ikiye katladık. Sonra dibinde üç santim kadar yeri kesmedik. Oraya kadar düz çizgi halinde kestik. rulo yapıp üst noktalarına krepon kağıdı büküp yapıştırdık. Umarım anlatabilmişimdir. 

Sonrasında sonuç budur :)) çiçek bahçesi oldu sınıfımız. Eeee kadınlar çiçektir diye boşa dememişler. Biz de girdiğimiz ortamı güzelleştiriyoruz. Aynen bu çiçekler gibi:)

31 Mart 2012 Cumartesi

Baykuş ve bayankuş

Bizim ülkemizde uğursuz olarak kabul edilen baykuşlar bazı ülkelerde şans simgesi... Kültür farklılığı :) Ne olursa olsun yaşayan bir canlı. Ayrıca neden bilmem ama çocukluğumdan beri çok sevdiğim bir hayvan. Hatta annemin tüm itirazlarına rağmen bir baykuş ailesi almıştım peluş oyuncak olarak. Şimdi de çocuklarımla baykuş yaptık.


Yine kalıplarla kendileri çizip kestiler. Alt resimde de görüldüğü üzere çok değişik ürünler çıktı ortaya. Onlara, etkinliğe başlarken bir örnek gösterdim fikirleri olsun diye. Malum her gün baykuş görmüyorlar. 
Sonra kaldırdım. Kendileri istedikleri renkten çalıştılar. Elişi kağıdı kullandık. 
Bu tip çalışmaları çok seviyorum. Ürün çocuğa ait oluyor çünkü. Amaç da o değil mi zaten??


29 Mart 2012 Perşembe

Kış sebzeleri

Kış bir türlü bitmiyor. Biz bu etkinliği daha epey bir kışken yapmıştık. 
Çizgisiz A4 kağıdının alt ve üst bölümünü boyuyorsun. Sonra üste çentikler atıp altı şerit olarak kesiyorsun.




Turuncu fon kartonuna turuncu krapon kağıtlarını buruşturup yapıştırdık. Çocuklarımdan bazıları kreponları düz yapıştırmayı tercih ettiler.

Böylece sebze, meyve koleksiyonumuza yenilerini katmış olduk :)

27 Mart 2012 Salı

Palyaçomuz

Bu çalışmamızda hem artık bir ürün değerlendirdik, hem de güzel bir ürün ortaya çıkardık. 


Çocuklarıma mümkün olduğunca çöpe işe yarayabilecek bir şey atmamalarını söylüyorum. Bu çalışma da sene başından beri yaptığımız artık değerlendirme çalışmalarından birisi. 
Siz de bu çalışmadan da yola çıkarak evdeki şişeleri değerlendirebilirsiniz. Bir ipucu: Kafa yerine pinpon topu da koyabilirsiniz. Üzerine çizeceğiniz suratla o da çok güzel olacaktır. Kolay gelsin.



23 Mart 2012 Cuma

Kelebek, yine:)

Nihayet düşen cemreler ortaya çıkıp etkisini göstermeye başladı. Yoksa ortalıkta dolaşan "cemre düştükten 10 dk sonra donarak öldü" sözüne inanacaktım :)
Yazı ve sıcağı özlemiş olan biz gariban kullar da hemen bahar, yaz, güneş etkinliklerine başladık tabiki. Nasıl özlemişim yüzüme vuran güneşi. Çok sıcak sevmeyen birisi olarak ben bile bu durumdaysam geri kalanın vay haline.

Bu cevizler daha önce yapmış olduğumuz fare ve peynir etkinliğinden kalanlar (sanırım o etkinliğin fotoları arşivimde var. Bir ara yayınlayayım)
Kalan ceviz kabukları atılır mı? Haşaa!! Sınıfta bir şey atmak ne haddimize. Onlarla da hemen bir etkinlik yapılır. Uygun olabilecek bir kelebek resmi çoğaltılıp boyanır. Kenarlarından kesilir. Ceviz kabukları yapıştırılır(Ben silikonla yapıştırdım. Bizim sınıfta kullandığımız yapıştırıcı ile sağlam ve kalıcı olmuyor). Sonra simlenir. En sonunda da "oh be ne güzel bir iş çıkarmışım. Aferin bana" diye karşısına geçilip seyredilir.
Bu, aferin bana çok güzel yaptım modunu öğrencilerime de çok fena bulaştırdım:))





14 Mart 2012 Çarşamba

Limon'un şerefine

Blogumun ilk yazılarından birisiydi kedi alıp almama kararsızlığım. Biz almaya karar verdik sonrasında. Derin ve geniş bir aramaya koyulduk. Hayvan severlerin sayfalarına abone olup günde üç kez yemeklerden önce( :)) ilan kontrolü yaptık. Ankara'daki tüm kedi veren ilan sayfalarına abone oldum. Birkaç tanesini aradık da... Ama hiçbir şey çıkmadı. Olmadı bir türlü. En son önceki gün sabah, aldım çocuklarımı karşıma konuştum. Genel itibariyle, uygun bir kedi bulamadığımızdan kedi arama işine ara vereceğimiz üzerine kurulu bir konuşmaydı. Bu konuşmanın akşamı, zor durumdaki kedilere geçici aile olabilirim diye de yazdığım, sonra da üyelerinden birisiyle face de iletişim kurduğum bir sayfadan telefon geldi. Limon kızın durumunu anlattı bana Yeşim hanım. Limon, şu anda 21 kedi bulunan bir klinikte, yemeden içmeden kesilmiş durumdaymış. Daha da kötüsü oradaki süresi dolduğu için sokağa bırakılacakmış. Almak istermiy mişiz?  
Tabiki alırız. O canın o şekilde ölümüne nasıl göz yumarız? Bizim düşündüğümüz yavru bir kediydi. Arayışımız da o yöndeydi ama bu canın aciliyeti var. Öncelik onun. Şimdilik geçici yuva olacağız. En azından iyi bir yuva bulunana kadar Limon kızı misafir edeceğiz. Bakalım zaman ne gösterecek. Bu akşam Limon evimize gelecek.
Hoşgeldin Limon. Evimize, hayatımıza hoşgeldin.




Bu kedicikler de Limonun şerefine :))

Bu kedilerin en güzel yanı, tamamen çocuklarımın yapmış olması. Verdim kalıpları ellerine(evcilik köşesindeki   tabaklar oluyor kalıplar) önce istedikleri renk fon kartonuna çizdiler. Sonra da kesip birleştirdiler. En sona da istedikleri gibi boyamak kaldı. Ne de güzeller değil mi? Böyle mışıl mışıl huzur içinde uyuyan kediden daha güzel şey azdır hayatımızda.

Hayatınızın bir köşesine kıvrılmış bir kedi bulunması dileğiyle...